HABER BÜLTENİ
23-24.04.2009
İran’ın yeni otomobili Runna Temmuz’da Türkiye’ye geliyor
İran’ın Khodro Company (IKCO) firmasının “Samand”ın ardından ürettiği ikinci otomobilolan ve geçen hafta İran’da tanıtımı yapılan “Runna”nın Temmuz ayında Türkiye’de satışına başlanacağı bildirildi.
IKCO’nun Türkiye Distribütörü MYS Otomotiv Genel Müdürü Yiğit Seskır, IKCO tarafından yapımı tamamlanan “Runna”nın 18 Nisan’da İran’da Sanayi ve Maden Bakanı Ali Ekber Mehrabian’ın da hazır bulunduğu törenle görücüye çıktığını belirtti.
İran’da “Samand”ın ardından üretilen ikinci otomobil modeli olma özelliğini taşıyan “Runna”nın 1.4, 1.6 ve 1.7′lik motor seçenekleriyle Temmuz ayından itibaren Türkiye’ye ihraç edileceğini vurgulayan Seskır, “İran’ın dışında ilk olarak Türkiye’de satışa sunulacak Runna’nın çok sevileceğine inanıyorum” dedi.
Seskır, “Runna”da ABS fren sistemi, hava yastığı, klima, merkezi kilit, xenon ve ledli farlar, radyo, CD ve mp3 çalar, uzaktan kumandalı ve alarmlı merkezi kilit, akıllı anahtar, ısıtmalı aynalar, elektrikli camlar gibi donanımların bulunduğunu ifade ederek, “Her türlü donanıma sahip Runna’yı 16 bin TL gibi uygun bir fiyatla satmayı planlıyoruz” diye konuştu.
2008 yılının başından itibaren Türkiye’de satışına başlanan Samand’ın kısa süre içinde Türkiye’de sevilen bir otomobil olduğunu anlatan Seskır, hedeflerinin “Runna” ile bu çıtayı daha da yükseltmek olduğunu kaydetti.
“SIRADA HAFİF TİCARİ ARAÇ PROJESİ VAR”
Seskır, şu an Türkiye’de 22 ilde bayilikleri bulunduğunu, 2009 yılının sonuna kadar bu sayıyı 45′e, 2010 yılının sonuna kadar da 81 ile çıkarmayı istediklerini ifade ederek, şunları söyledi:
“Türkiye’de bu donanımlarda hem kaliteli hem de en ucuz otomobili satıyoruz. Bayiliklerin yanı sıra satış sonrası servis ağımıza da büyük önem veriyoruz. İran, otomobiliyle Türkiye’de bulunmaktan sonra derece mutlu. IKCO’nun Samand, Runna’nın ardından sırada hafif ticari araç projesi var. Bu yılın sonunda aracın tanıtımının yapılması sonrasında da Türkiye’de de satışına başlanması gündemde. IKCO hafif ticari araçta da iddialı olacak.”
HÜRRİYET 23/04/2009
İkinci elde hareket başladı
Yaşanan küresel krizin etkisiyle zor günler geçiren galerici esnafı, ÖTV indiriminin ardından yetkili firmalarda araç bulunmaması üzerine ikinci ele artan talepten memnun.
Özellikle üst model ile 1-3 yaş arası araçların talep gördüğü galeri sahipleri, fiyatların sıfır araçlara göre çok daha düşük olması nedeniyle satacak araç bulmakta zorlandıklarını belirtiyor.
Adana Oto Galericiler Odası Başkanı Ali Çırak, kış aylarında siftahsız günler geçiren esnafın, yaklaşan yaz ve ÖTV indirimleri ile bahar havası yaşadığını söyledi.
Büyük firmaların ÖTV indirimi ve cazip seçenekler sunmasıyla gelen taleplere yetişemediğini belirten Çırak, “Firmalarda araç bulamayan tüketici esnafa yöneldi. Uzun bir aradan sonra yeniden satışlara başlayan esnaf, adeta bayram yapıyor” şeklinde konuştu.
Galerilerden her marka ve modelde uygun fiyatta araçların alınabildiğini, gelen taleplerin ise genellikle yenilerine göre çok daha uygun fiyatla satılan 1-3 yaş arası üst model araçlardan yana olduğunu bildiren Çırak, taleplere yetişmek için ise araç sıkıntısı yaşadıklarını kaydetti.
Hareketliliğin yaz ayları boyunca sürmesini beklediklerini ifade eden Çırak, “ÖTV indirimin kalkmasının ardından fiyatlarda artışlar yaşanabilir, araç sahibi olmak isteyenler fırsatı kaçırmasın” dedi.
Adana’da ikinci el araç satışı yapan galeri sahibi Hasan Kelebek de her yaz öncesi yaşadıkları hareketliliğin, bu yıl ÖTV indirimleri nedeniyle daha fazla olduğunu söyledi.
İndirim öncesi haftada bir aracı ancak satabildiklerini belirten Kelebek, “Bayilerde yeni araç bulunamaması nedeniyle ikinci ele talep arttı. Uzun süre beklemeyi göze alamayan tüketici bize geliyor” dedi.
HÜRRİYET 23/04/2009
Sendika 1400 işçiyi krize kurban etmedi 7025 çalışanın maaşı yüzde 35 indi
Oyak ve sendika yöneticileri ortak bir karar alarak, Erdemir’de 7 bin 25 çalışanın maaşını indirme yoluna gitti. Buna göre üst düzey yöneticiler, beyaz yakalılar ve işçiler 16 ay boyunca maaşlarını yüzde 35 eksik alacak. Böylece 1400 Erdemir işçisi, krize kurban edilmeyecek.
TÜRKİYE’nin en büyük yassı çelik üreticisi Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları (Erdemir), ekonomik krizden daha az etkilenmek amacıyla işçi ücretlerinde yüzde 35 oranında indirime gitti. Toplam 7 bin 25 işçinin ücretlerinde yaptığı yüzde 35’lik indirim, 16 ay süreyle geçerli olacak. 1400 işçinin ekonomik krizde mağdur edilmemesi için alındığı belirtilen bu karar, İskenderun Demir Çelik İşletmeleri’nde de (İsdemir) uygulanacak.
Sendika ile ortak karar
Oyak bünyesindeki Erdemir yöneticileri ile işçileri temsil eden Türk Metal Sendikası, Oyak ve işveren sendikası Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) yöneticileri dün İstanbul’da biraraya gelerek, ’işçi çıkarma yerine, aylık ücretlerde indirime gitme’ kararı aldı. Türk Metal Sendikası Ereğli Şubesi Yönetim Kurulu, Erdemir’deki 5 bin 220’si sendikalı toplam 7 bin 25 çalışan ile İskenderun Demir Çelik İşletmeleri’nde çalışanları da kapsayan ücret indirimini kamuoyuna yazılı bir açıklama ile duyurdu.
Türk Metal Sendikası’nın Türk demir çelik sektöründe, ekonomik kriz nedeniyle görülen büyük daralmanın sıkıntısını çektiğinin belirtildiği açıklamada, şöyle denildi: “Türk sanayisinin en önemli kuruluşlarından biri olan Erdemir ve İskenderun Demir Çelik İşletmeleri, bu daralmanın etkisi altındadır. Sendika olarak ekonomi ve sanayi dalında uzmanlaşmış bilim adamlarıyla yapmış olduğumuz görüşmeler, daralma tespitini doğrulamıştır. Dolayısıyla Türk Metal Sendikası olarak içinde bulunduğumuz süreçte, neler yapılabileceği konusunda Erdemir yetkilileriyle görüşerek bir karar aşamasına geldik.”
Ücret indiriminin 16 aylık bir süreyi kapsadığı belirtilen sendikanın açıklamasında şu ifadeler de yeraldı: “Varılan noktada halen yürürlükte olan toplu iş sözleşmesinin tarafı olan sendikamız ile Erdemir işvereni (Oyak) arasında, yürürlükteki toplu sözleşmenin maddelerinde, bir sonraki sürecin başlangıcı olan 31 Ağustos 2010 tarihine kadar, yani 16 aylık süre için tadilat yapılması konusunda mutabakata varıldı. Varılan bu mutabakat sonucu, Erdemir’de çalışan üst düzey yöneticiler dahil, beyaz yakalılar ve sendikamız üyesi metal işçileri 31 Ağustos 2010 tarihine kadar ücretlerini yüzde 35 oranında bir azalma ile alacak. Bu mutabakat, Ereğli ve İskenderun Demir Çelik İşletmeleri’nde çalışan ve işten çıkarılmaları söz konusu olan 1400 metal işçisinin ekonomik daralmaya kurban edilmemesi içindir.”
218 milyon liralık maliyet avantajı
ÇALIŞANLARIN yüzde 10’unun işine son verilmesi de dahil birkaç opsiyonu değerlendiren şirketin, ücretlerde indirime gitmesi maliyetler açısından olumlu olarak nitelendirildi. Erdemir’in 2008’de maaş ödemeleri için 829 milyon lira harcadığı belirtilen İş Yatırım’ın konuyla ilgili raporunda, ikinci çeyrekten itibaren yapılacak yüzde 35’lik indirimin 2009’da 218 milyon lira civarında maliyet avantajı getireceği hesaplandı.
İşçi çıkarmak vicdani gelmedi
KRİZ döneminde iş bulmanın çok zor olduğunu dile getiren Erdemir yetkilisi, şöyle konuştu: “Bu kararı alırken çok düşündük. Çünkü işçileri çıkarmak ve onları kapı dışına koymak bize vicdani gelmedi. Firmalar işçi çıkarıp ya da ücretsiz tatillerle sorunu çözdü. İşçi çıkarmak hiç iyi değil. İşsizlik artarken iş bulma ortamı da ortadan kalkıyor.”
HÜRRİYET 23/04/2009
Garanti 1 milyar doları gördü Rus Rublesi’yle işleme geçti
Rusya’da Türk ihracatçısının birikmiş 1 milyar dolarlık alacağı ve Rusya ihracatını canlandırmak için İHKİB’in önerdiği Rus Rublesi ile ticarete ilk yeşil ışık Garanti Bankası’ndan geldi. İlk 3 ayda Rusya ihracatı yüzde 53 gerileyen Türkiye’nin ihracatı yeniden artırması, turizmin canlanması bekleniyor.
GARANTİ, Türkiye’de, Rus Rublesi ile işlem yapmaya başlayan ilk banka oldu. Rusya ihracatında 2009’un ilk 3 ayında yüzde 53 civarında kayıp yaşayan Türkiye’nin trendi tersine çevirerek haziran ayından sonra pozitife dönmesi bekleniyor. Rublenin ticari para kabul edilebilmesi için büyük çaba harcayan İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, Rusya’da Türk ihracatçısının birikmiş 1 milyar dolara yakın alacağı olduğunu söyledi.
Laleli’de Lale Devri
Büyük sıkıntı yaşayan Türk ihracatçısının dar boğazdan kurtulmasında ’ruble ile ticaret’in çıkış yolu olacağını belirten Tanrıverdi, “Karalar bağlamış Laleli’de ’Lale Devri’ bekliyoruz. Sadece Laleli değil, hazır giyim ve konfeksiyon başta tüm ihracatımızı ve turizmi olumlu etkileyecek” dedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Rusya ziyareti sırasında ruble ile ticareti gündemine almıştı. Türk Parası’nın Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı kararın değiştirilmesini sağlayan Kanun Hükmündeki Kararname’nin mart ayı başında Resmi Gazete’de yayınlanarak ruble ile ticaretin önü açılmıştı.
İyi duyurmak lazım
Rusya’da ekonomik krizle birlikte önemli sıkıntılar yaşandığını, ülkede dolar bulmanın güçleştiğini anlatan Tanrıverdi, rubleyle alışveriş ve ticaret yapabilmenin Rus işletmeleri cesaretlendireceğini söyledi. Bir Rus’un yaptığı alışveriş veya ticaretle ilgili olarak Garanti’ye ruble ile havale yapabileceğini belirten Tanrıverdi şöyle konuştu: “Bize, Rusya ile ticaret yapanlara düşen Türkiye’de rubleyle ticaret yapıldığını Rusya’da duyurmak. İTKİB olarak Rusya’da bunun duyurulması için çalışacağız. Türkiye için çok önemli bir açılım. Krizden çıkışın önemli yollarından biri.” Rusya’ya ihracatta bazı sektörlerde yüzde 70’e varan oranda düşüşler yaşandığına değinen Tanrıverdi, hazirandan itibaren Rusya’ya ihracatta ibrenin artıya dönebileceğini söyledi. Bağımsız Devletler Topluluğu’nun da ruble ticaretine katılacağını ve hacmin her geçen gün büyümesini beklediğini vurgulayan Tanrıverdi “Rus turist cebinde ruble ile gelip harcayabilecek. Bankada bunu bozdurmak mümkün olacak” dedi.
Başka bankalar yolda
Başından beri Garanti Bankası ile görüştüklerini belirten Tanrıverdi, “Bir an önce bir bankanın aracılık etmesini istiyorduk. Pek çok ekonomist bu iş olmaz diye olumsuz konuşuyordu. Biz özel sektör tarafından daha pratik yapılabileceğini söyledik. Garantiye çok teşekkür ediyoruz; pratik bir çözüm oldu. Başka bankalar rubleyle işleme 15-20 gün içinde başlayacaklar” diye konuştu.
Garanti Rusya’da danışmanlık da yapıyor
GARANTİ Bankası, rubleyle gerçekleştirilen ihracat ve ithalat işlemlerine aracılık ediyor. Firmalar, Rusya’dan rubleyle yaptıkları ihracatın bedelini Garanti Bankası aracılığıyla tahsil edebiliyor, Garanti’de ruble döviz hesabı açtırabiliyor veya ruble bozdurabiliyor. İhracatçı firmalar, Laleli piyasasında özel fatura kapsamında ticaret yapan şirketler ve Rusya pazarında rubleyle alışveriş yapan firmalar, işlemlerini Garanti üzerinden yapabiliyor. Garanti Bankası, Rusya’ya gerçekleştirilecek ticari işlemlerde de danışmanlık hizmeti sunuyor.
Yine biz öncü olduk
GARANTİ Bankası Genel Müdürü Ergun Özen ise konuyla ilgili şu bilgileri aktardı: “Moskova’daki iştirakimiz GarantiBank Moscow, 1995’ten buyana, Rusya’daki yatırımcıların ihtiyaçlarına yönelik etkin hizmetler sunuyor. Şimdi de Türkiye’de, Rus Rublesi üzerinden iş yapan firmaların hayatını kolaylaştıran bir yapı kurduk. Tüm teknolojik altyapımızı ve bilgi birikimimizi bu yönde seferber ettik. TPKK’da bankalara, konvertibl olmayan dövizlerle de işlem yapma imkanı getirilmesinden sonra, ruble ile yapılacak her türlü bankacılık işleminin Garanti üzerinden gerçekleştirilmesi için hazırlıklarımızı tamamladık. Garanti bu konuda da öncülüğünü sürdürüyor.”
HÜRRİYET 23/04/2009
Flo Mısır’a mağaza açıyor
Türkiye’nin en büyük entegre ayakkabı üretim tesislerine sahip olan Ziylan Grup, “Flo” ve “Polaris” mağazalar zincirini yurt dışında yayıyor.
Orta Doğu ülkeleri ve Türk Cumhuriyetleri’nde organize ayakkabı perakendeciliğinde büyümeyi hedefleyen Ziylan Grup, yurt dışında ilk Flo mağazasını bir ay içinde Mısır’da açacak.
Polaris olarak Bulgaristan’da 2, Almanya’da 3 ve Tunus’ta 3 mağazası bulunan Ziylan Grup’un, Bulgaristan’da bir Polaris mağazası daha hizmete girecek.
Yabancılardan ortaklık teklifleri alan Ziylan Grup, ekonomik krizden büyüyerek çıkmak istiyor.
Ziylan Ayakkabı AS Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ziylan, Gaziantep’te 1955 yılında küçük bir atölyede temeli atılan grubun bugün çatısı altında 12 şirket bulunduğunu, yaklaşık 2 bin kişiye istihdam sağladıklarını söyledi.
“KRİZ DİBE VURDU”
2009 yılında yurt içinde 3 tane Polaris ve 3 tane Flo açtıklarını belirten Ziylan, “Bu yıl açacağımız Polaris olarak 4 tane, Flo olarak 6 tane mağazamız daha var. 2009′da toplam 40 mağaza planımız vardı, kriz nedeniyle 20 olarak revize ettik ve bunu rahat yakalayacağız. Türkiye’de önümüzdeki 5-6 yıl içinde 150 tane Flo ve 250-300 tane Polaris açacağız” dedi.
Mehmet Ziylan, satışla ilgili bir sorunlarının olmadığını ifade ederek, şunları kaydetti:
“Satış miktarlarımızı ve ciromuzu zaten geçiyoruz, 2008′deki sorunumuz karlılıkla ilgili. Biz zaten kriz ortamlarında kar gütmüyoruz. Toprağı nadasa bırakırsınız, ağacı budarsınız ya biz bu dönemi ona benzetiyoruz. Biz bu yıl budanıyoruz, ama budanan ağaç daha gür çıkar, nadasa bırakılan toprağın karşılığını birkaç yıl sonra misli misli alırsınız. Ne yapalım böyle bir kriz var, dünyanın sonu değil…Türkiye krizi daha ufak geçiriyor. 2010 ve 2011′e çok pozitif bakıyoruz. Bize göre kriz dibe vurdu ve yavaş yavaş çıkmaya başladı.”
2009 yılında cirolarının yüzde 2-3 oranında büyüyeceğini belirten Ziylan, “2010′dan sonra yüzde 10-15 büyümeye devam edeceğiz” dedi.
“AVRUPA İHRACATINDAKİ DÜŞÜŞÜ ABSORBE EDECEĞİZ”
Kriz yüzünden Avrupa’dan talebin düştüğünü ifade eden Ziylan, şöyle devam etti:
“Avrupa’daki müşterilerimize sattığımız mal miktarında yüzde 40 civarında düşüş var. Bu düşüşü, biz Ortadoğu ülkelerine asılarak, Tunus, Mısır, Cezayir’e açılarak kapatacağız. Polaris olarak Bulgaristan’da 2, Almanya’da 3 ve Tunus’ta 3 mağazamız var. Bulgaristan’da bir mağaza daha açıyoruz. Flo’nun ilk yurt dışı mağazasını da bir ay içinde Mısır’da açıyoruz. Mısır’da 3 tane mağaza anlaşması imzaladık. Oradan Tunus’a geçeceğiz. Oralarda çoğalarak Avrupa’daki kaybımızı absorbe edeceğiz. Hedefimizde Azerbaycan ve Kazakistan var. Ortadoğu ve Türk Cumhuriyetleri’nde büyüyeceğiz, oralarda organize ayakkabı perakendeciliğinde yapacağımız çok iş var.”
Ziylan, 2008 yılında aralarında Almanya, İtalya, İngiltere, ABD, Japonya, İsrail, Kırgızistan, Yunanistan, Rusya ve Suudi Arabistan’ın da bulunduğu 27-28 ülkeye 12 milyon dolar ihracat yaptıklarına dikkati çekti.
“BİR TÜRK OLARAK KANIMA DOKUNUR…”
Türkiye’de organize ayakkabı perakendeciliğinde daha çok potansiyel olduğunu vurgulayan Mehmet Ziylan, şunları kaydetti:
“Ayakkabı sektörünün en büyüklerindeniz, senelerimizi sektörün gelişmesine verdik. Benim senelerin emeğini verdiğim pazarı, bir başkasının gelip alması bir Türk olarak kanıma dokunur. Türkiye’de daha çok yolumuz var. Biz, Türkiye oluşumumuzu tamamladıktan sonra esas yurt dışına başlayacağız.”
Türkiye genelinde 62 Polaris ve 56 Flo mağazaları bulunduğunu hatırlatan Ziylan, her bir Flo mağazasına 500 bin ve Polaris mağazasına 150-200 bin TL yatırım yaptıklarını belirtti.
Yabancılardan ortaklık teklifleri aldıklarını bildiren Ziylan, “Ama, ortaklık teklifler hep kendilerine yontarak oldu. Bizim markamızın bilinirliği çok yüksek, dünyanın yatırımı yaptık. Bizi kullanmak istediler, buna müsaade etmedik. Ahlaklı olduğu müddetçe yabancılarla da Türklerle de rekabete varız. 120 mağaza ile Türkiye’nin en büyük zincir mağazasıyız, yolumuza hızla devam ediyoruz” dedi.
HÜRRİYET 23/04/2009
Bilim İlaç, ABD’ye Gebze’den açılacak
Bilim İlaç, Çerkezköy’deki üretim tesisinin ardından 120 milyon euro’luk yatırım yaptığı Gebze projesini tamamladı
Yeni yatırımla hedefin dışarı açılımı artırmak olduğunu belirten Bilim İlaç Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Karaağaç, “43 ülkeye 12 milyon TL’lik ihracat yapıyoruz. Hedefimiz 30 milyon TL. Bu fabrikaya yaptığımız yatırım sonucunda AB ve ABD pazarlarına da girmeyi planlıyoruz” dedi.
Karaağaç, yapılan yatırımla ilgili şu bilgileri verdi: “51 bin metrekare kapalı alana sahip fabrika yılda 250 milyon kutu ilaç üretim kapasitesine sahip. Burada 420 kişi çalışıyor. 10 kişinini çalıştığı Ar-Ge bölümü için 15 milyon dolar yatırım yaptık. İlaç sektöründeki en büyük Ar-Ge tesisi için bu yıl içinde 5 milyon dolar daha yatıracağız.”
13 milyar TL’ye ulaşan Türk ilaç pazarında Bilim İlaç’ın yüzde 4.5 pay ile 4’üncü sırada yer aldığını anlatan Karaağaç, “Bilim İlaç yılı 98 milyon kutuyla 3’üncü sırada tamamladı. Bilim İlaç yazılan her 100 reçetenin 6’sında yer alıyor” dedi.
Depo robotlara emanet
4 milyon euro yatırımla Türkiye’nin en büyük akıllı deposuna sahip olduklarını dile getiren Karaağaç, “11 bin 400 palet kapasiteli akıllı depoda insan çalışmıyor. Böylece insanlardan doğacak hatalar ve iş kazaları sıfıra iniyor. Palete yükleme yapılıyor. Sensörler aracılığıyla her yer doğru yere yerleşiyor. Şu an 6 bin palet dolu” diye konuştu. 10 kişilik bir ekibini depoyu teknik anlamda izlediğini dile getiren Karaağaç, “Depolardaki sistem hem buradan hem Almanya’dan izleniyor. Teknik bir hatanın oluşması tamamen engelleniyor” dedi.
MİLLİYET 23/04/2009
Kaddafi yatırım için kesenin ağzını açtı, müteahhitler yeniden Libya’da
Küresel kriz sebebiyle yurtdışı işlerinde daralma yaşayan iş dünyası rotayı yeni pazarlara çevirdi. 200 kişilik işadamı heyeti Dış Ticaret’ten sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’le birlikte Libya’ya çıkarma yaptı.
Heyetin yaptığı temaslarda Libya’yla ticaret hacmini önemli ölçüde artıracak serbest ticaret anlaşması imzalanması hususu masaya yatırıldı. Tüzmen, söz konusu anlaşmanın devrimin 40. yılının kutlanacağı önümüzdeki eylül ayında imzalanabileceğini kaydetti. Libya’nın önümüzdeki 6 yılda 180 milyar dolar alt ve üstyapı yatırımı yapacağını belirten Tüzmen, “Ticaret anlaşması Türk işadamlarının Libya’daki yatırımdan alacağı payı önemli ölçüde artıracak.” dedi. Malların ve hizmetlerin serbest dolaşımını içeren anlaşmanın imzalanmasıyla birlikte gümrük vergileri düşürülürken bazı ürünlerdeki koruma uygulaması son bulacak.
İşadamları ile birlikte Libya’da temaslarda bulunan Bakan Tüzmen, Sanayi, Ticaret ve Yatırım Bakanı Muhammed Ali al Huvej ile bir araya geldi. Görüşmede Huvej, altı yıl boyunca her yıl 20 milyar doları devletin alt ve üstyapı yatırımları, 10 milyar doları ise özel yatırımların teşviki kapsamında 30 milyar dolarlık yatırım yapılacağını aktardı. Huvej, toplamda 180 milyar doları bulacak olan yatırımlar için gerekli kaynağın hazır olduğunu bildirdi. Libyalı bakan iki ülke arasındaki ilişkilerin serbest ticaret anlaşması ile başlamasını önerdi. Anlaşmanın Başbakan veya Cumhurbaşkanı’nın huzurunda imzalanması gerektiğine dikkat çeken Huvej, Türkiye ile Libya’nın Afrika ülkelerine yönelik yatırımlarda ortak hareket edebileceğini de kaydetti. Türkiye’nin son yıllarda yakaladığı siyasî ve ekonomik istikrarla Arap dünyasındaki etkinliğinin arttığına dikkat çeken Huvej, Libya’nın bu durumdan memnun olduğunu aktardı. Bakan Huvej, Türk firmaları için serbest sanayi bölgesi kurulması teklifinde bulundu. Oluşturulacak Bingazi Türk Sanayi Bölgesi’nin kurulması için finans desteği sağlayabileceklerini kaydetti. Huvej, bu bölgenin Afrika pazarına girişte kapı olarak kullanılabileceğini kaydetti.
Öte yandan Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı Başkent Doğalgaz Dağıtım ihalesini kazanan Elektromed Rus Gazprom’un ardından ortaklık için Libya’da nabız yokladı.
Türk firmalar petrol buldu
Ulusal Petrol Şirketi Başkanı Şükrü Gahnem ile yapılan görüşme sonrası açıklama yapan Bakan Kürşad Tüzmen de, Türk firmalarının bu ülkede araştırdığı kuyulardan birinde petrol bulunduğunu, diğer araştırmaların ise sürdüğünü aktardı. Libyalı başkan ise Türk işadamlarınn enerji sektörünün yanı sıra inşaat alanında da yatırım yapabileceğini kaydetti. İki ülke arasındaki kültürel ilişkilerin varlığına dikkat çeken Gahnem, karşılıklı olarak öğrenci mübadelesi yapılması önerisinde bulundu.
ZAMAN 23/04/2009
Kriz Volkswagen’i kötü vurdu
Alman otomotiv devi Volkswagen’in ilk çeyrek karı yüzde 74 düşerek 243 milyon avro oldu.
Merkezi Wolfsburg’da bulunan Volkswagen, bu yıl ilk çeyrekte karının geçen yıla göre yüzde 74 azalarak, 243 milyon avro olduğunu açıkladı. Şirket geçen yıl aynı dönemde 929 milyon avro kar etti.
Volkswagen, geçen yıl ilk çeyrekte 27 milyar avro olan gelirlerinin ise bu yıl aynı dönemde yüzde 11 gerileyerek 24 milyar avro olduğunu kaydetti.
Şirketin karının düşmesinde, küresel ekonomik kriz yüzünden araçlarına olan talebin düşmesi etkili oldu.
STAR 23/04/2009
TKB’den enerjiye 180 milyon dolarlık kaynak sağlayacak
Türkiye Kalkınma Bankası (TKB) Genel Müdürü Abdullah Çelik, yenilenebilir enerji ve enerji yatırımları konusunda 180 milyon dolarlık kaynağı yakında kullanıma açacaklarını söyledi. Çelik, kullandırılacak kredinin 150 milyon dolarının Dünya Bankası’ndan, 30 milyon dolarının ise Temiz Teknoloji Fonu’ndan sağlandığını açıkladı. TKB’nin dün yapılan genel kurulunun açılışında konuşan Çelik, yenilenebilir enerjinin öncelikli sektörleri olduğunu belirterek “Devletin alım garantisi olduğu için banka açısından da risk taşımıyor” dedi. Enerji ile ilgili olarak firmalara şimdiye kadar 195,9 milyon lira kredi tahsis ettklerini belirten Çelik, yenilenebilir enerji yatırımları için yılın ilk üç ayında ise 375,9 milyon lira kredi başvurusunun geldiğini söyledi.
Kredilendirme faaliyetlerinde, yurt dışından sağladıkları fonları yurt içindeki verimli yatırımlara aktarmaya önem verdiklerini vurgulayan Çelik, “2006′da 137 milyon lira olan kullandırılan kredi miktarı, 2007′de 188 milyon liraya, 2008′de 240,4 milyon liraya yükseldi. Kredilerin aktif içindeki payı da sırasıyla aynı yıllarda yüzde 37′den, yüzde 48 ve yüzde 57,53′e çıktı. Bu yılın Ocak-Mart döneminde ise 104,7 milyon lira kredi kullandırdık” dedi.
Türkiye Kalkınma Bankası (TKB) Genel Müdürü Abdullah Çelik, yenilenebilir enerji ve enerji yatırımları konusunda 180 milyon dolarlık kaynağı yakında k…
( KB)
REFERANS 23/04/2009
Bin ortaklı Aşkale Çimento, 15 yılda 10 kat büyüdü
Dönemin başbakanı Süleyman Demirel’in 1968 yılında hizmete açtığı Aşkale Çimento’nun 40 yıllık hikayesi, kolektif bilincin bir türlü egemen olamadığı Türkiye’de “ben” yerine “biz” demenin nelere kadir olabileceğini ortaya koyuyor. Özelleştirme kapsamına alındıktan sonra 1993 yılında bölge insanlarından oluşan bin ortaklı ER-ÇİM-SAN tarafından satın alınan Aşkale Çimento, 250 bin tonluk üretim kapasitesini 15 yılda 3 milyon tona taşıdı. Bugün itibarıyla üretiminin yüzde 10′unu ihraç eden Aşkale Çimento, Trabzon, Gümüşhane ve Erzincan’da da üretime geçerek Doğu Anadolu Bölgesi’nin lider çimento üreticisi konumuna geldi.
2008′in yapı malzemeleri alanındaki En Hızlı Balığı, Aşkale Çimento’nun Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Yücelik, Hızlı Balık ödülünü almanın kendileri için önemli olduğunu belirterek, çok zor şartlarda ve çok zor bir iklimde üretim yapmalarına rağmen bu ödülü kazanmanın gururunu yaşadıklarını söylüyor. Yücelik, “Amacımız geliştikçe gelirimizi bölgemize sunmak. Bölgemizin kalkınması için Doğu’yu merkeze alacak bir teşvik politikasına ihtiyacımız var” diyor.
Aynı zamanda Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı’nı da yürüten Lütfü Yücelik, söz konusu başarının tesadüf değil azmin ve sabrın eseri olduğunu belirterek, “Türkiye’de en zor şey ortak iş yapmak. Ülkemizde ortaklık kültürü çok zayıf. Oysa ülkemizin ve geri kalmış bölgelerimizin gelişebilmesi için ortaklık kültürünün çok büyük önemi var. Biz Aşkale Çimento olarak bunu başardık. Kolektif çalışarak, sermayelerimizi birleştirerek ve profesyonel bir yönetim ekibi kurarak 15 yılda 10 kat büyüdük” diyor. Yücelik, gelecek için de çok iddialı:” Hedefimizi Türkiye’nin en büyük 100 firması içine girmek olarak belirledik. Bu asla hayal değil. Biz 1993 yılından bu yana ortaklarımızla birlikte hayalleri gerçeğe çevirdik. Aşkale Çimento’yu 16 yıl önce dibe vurmuş bir halde aldık. Bugün Türkiye’nin en büyük 296′ıncı firması olduk.”…
İlk 5 yıl sadece borç ödediler
Yolları Aşkale Çimento’da kesişen toplumun her kesiminden yaklaşık bin kişi, yatırım açlığı çeken doğuda bir “başarı hikayesi” yazmış olmanın mutluluğunu yaşıyor. Çünkü memur, emekli, esnaf, öğrenci ve işadamlarından oluşan kalabalık bir ailenin oluşturduğu Aşkale Çimento, 41. yılında “41 kere maşallah” dedirtecek bir performansın altına imza atıyor. Ancak Aşkale Çimento’nun 15 yıl içinde ulaştığı nokta bugün tüm ortaklarını fazlasıyla mutlu etse de şirketin bugünlere gelmesi hiç de kolay olmadı. Lütfü Yücelik, o günleri özetlerken “Çok zor zamanlar yaşadık” diye konuşuyor.
Erzurumlular, 1993 yılında 31 milyon dolar muhammen bedelle satışa çıkarılan Aşkale Çimento’yu satın almaya karar veriyorlar vermesine ama bin kişinin topladığı para 2,5 milyon doları ancak buluyor. Geriye kalan 29 milyon dolar için günlerce banka kapılarında yatıp kalktıklarını anlatan Yücelik’in sözleri fabrikayı yaşatmak için ödenen bedeli de gözler önüne seriyor: “Elimizdeki para, almak istediğimiz fabrikanın yüzde 10′u bile etmiyordu. Kimse bize kredi vermeye yanaşmıyordu. Sonunda kredi sorununu çözdük. Ama 1998′de borcumuz bitene kadar, kredi faizleri ile birlikte Aşkale Çimento’ya 63 milyon dolar ödemiş olduk. İlk 5 yıl nefes almadan çalıştık ama kimseyi de işten çıkarmadık. Kimse bize inanmazken, biz fabrikayı sıfırdan yarattık.”
Trabzon Çimento ile gücüne güç kattı
Borçlarını sıfırlayıp “Artık yatırım zamanı” diyen Aşkale Çimento, 1999′dan itibaren üretim kapasitesini artırmak için harekete geçti. Öncelikle yeni bir üretim bandı açıldı ve üretim kapasitesi yıllık 300 bin tondan 650 bin tona çıkarıldı. Daha sonra Erzurum ve Ağrı’da birer hazır beton tesisi kuruldu. 2005 yılında ise “sınırları zorlamaya” karar verildi. 2005 yılında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından satışa çıkarılan Trabzon Çimento’yu alma kararı verirken çok düşündüklerini anlatan Lütfü Yücelik, “Trabzon Çimento bizi bölgemizin ötesine taşıyacak bir potansiyel içeriyordu. Üretim ve ihracat kapasitemiz bir anda fırlayacaktı. Gözümüzü kararttık, Trabzon Çimento’ya talip olduk” diyor. Gerçekten de Aşkale Çimento’nun Trabzon Çimento’yu satın alması ile yıllık çimento üretimi üç kat artarak 1 milyon tona ulaştı. Kent merkezinde yer alan Trabzon Çimento’nun tüm teknolojik altyapısı yenilendi, Türkiye’de ilk kez çimento üretiminden kaynaklanan tozların kentin üzerine salınmasını engellemek için 1.5 milyon dolarlık filtre yatırımı yapıldı. Bünyesine Trabzon Çimento’yu kattıktan sonra daha güvenle yoluna devam eden Aşkale Çimento, 2006′da 27 milyon euroluk kapasite artırımı yatırımına start verdi. 2008 yılına gelindiğinde Aşkale Çimento ve Trabzon Çimento’nun toplam üretimi 1.5 milyon tona, üretim kapasitesi ise 3.5 milyon tona ulaştı.
İş hayatında “gözü karartmanın” meyvelerini kısa sürede toplamaya başlayan Aşkale Çimento, 2007 yılında Türkiye’nin en çok vergi ödeyen 100 firmasından biri oldu. Yine aynı yıl Anadolu Kaplanları içinde “İhracat Şampiyonu” seçilen şirket, İSO’nun “En büyük 500 Şirket” sıralamasında ise 2008 yılında 296. sıraya oturdu.
Kriz vız geldi, 2 yeni fabrika yolda
Doğu ve Güneydoğu’daki pazar payını yüzde 40′a çıkaran Aşkale Çimento, küresel krizin hem iç hem dış pazarda yarattığı talep darlığına rağmen, yeni yatırım yapmakta kararlı. Şirket, Erzincan ve Gümüşhane’de de iki yeni çimento fabrikası kurmak üzere kolları sıvadı. Toplam 38 milyon dolara mal olacak ve nisan ayı sonunda faaliyete geçecek bu iki fabrika ile işsizlikten kıvranan doğu kentlerindeki gençlere bir nebze olsun umut aşılamak istediklerini vurgulayan Lütfü Yücelik, “Bölgede ve Türkiye’de, Aşkale Çimento bir güç haline geldi. Bu ve benzeri girişimlerimiz, kapasite artırımlılarımız, yatırımlarımız ihracata yönelmemizde güçlü bir dayanak olacak. Aynı zamanda daha fazla üretim, daha fazla, istihdam ve daha fazla katma değer imkânı bulacağız. İlk etapta iki fabrikada toplam 200 kişiyi istihdam edeceğiz. Yakın zamanda Van ve Iğdır civarlarında da yeni yatırım planlıyoruz” diye konuşuyor.
Yeni teşvik politikası gerekli
Yücelik’e “Peki ya kriz? Hiç mi endişeniz yok?” diye soracak oluyoruz. “Biz buralarda zaten kriz dışında bir yaşam bilmiyoruz ki… Bu da diğer krizler gibi geçecektir elbet” diyor Yücelik ve ekliyor: “Bu dönemde hepimiz kenetlenmeli ve daha çok çalışmalıyız. Herşeye rağmen ihracat rakamlarımızı artırmalıyız. İç pazarı canlandırmalı ve birbirimize moral vermeliyiz. Birçoğu teşviklerle ayakta kalmaya çalışan doğulu tüccar ve sanayici krizin etkisiyle iyice sarsıldı. Biz asla ayrıcalık istemiyoruz. Ama doğudaki esnaf krizin ötesinde sorunlar yaşıyor. Mevcut teşvik sisteminin, doğuya özel hale getirilmesini istiyoruz.”
Çimento sektöründe
binden fazla şirket var
1980′li yıllardan itibaren ciddi gelişme kaydeden yapı malzemeleri sektörü, son yıllarda konut sektöründe yaşanan canlılık ile birlikte büyük ivme kazandı. Sektör başta çimento ve seramik olmak üzere seramik, prefabrik beton, tuğla ve kiremit üretimi üzerinde yoğunlaşıyor. Şu anda bu alanlarda faaliyette bulunan şirket sayısı binin üzerinde. Türkiye yıllık 50 milyon tonluk çimento üretimi ile dünyada yedinci, Avrupa’da ise üçüncü sırada bulunuyor. Sektörün imalat sanayi içindeki payı da yüzde 5,7 düzeyinde. Hazır beton üretimi ise her geçen yıl artan bir ilgi ile büyüyor. 2003-2007 arasında yüzde 175 artan hazır beton üretimi, sektördeki çalışan sayısında da yüzde 17 artışa yol açtı. Türkiye, hazır betonda İspanya ve İtalya’nın ardından dünyanın üçüncü büyük üreticisi konumunda, yıllık üretim 74 milyon metreküp.
NASIL HIZLI BALIK OLDU?
· Şirket yönetiminde kolektif bilinci hakim kıldı.
· Kriz dönemlerinde üretimden ve yatırımdan vazgeçmedi.
· Bölgesindeki işsizliğe karşı savaş açtı.
· Çevreye ve insan sağlığına duyarlı hareket etti.
Rakamlarla Aşkale Çimento:
· Klinker üretim kapasitesi 2 milyon ton/yıl.
· Çimento üretim kapasitesi 3.5 milyon ton/yıl.
· Hazır beton üretim kapasitesi 540 metreküp/saat.
· 15 yılda ödenen enerji bedeli 62 milyon dolar.
· 15 yılda ödenen toplam vergi 47 milyon dolar.
· Fabrikaya giren kamyon sayısı 100 bin adet/yıl.
· 15 yılda üretilen çimento miktarı 8.2 milyon ton.
· 15 yıllık yatırım bedeli 200 milyon dolar.
· Dağıtılan temettü 36 milyon dolar.
· Çalışan sayısı 1010.
REFERANS 23/04/2009
Koyun etinin fiyatı 4 ayda yüzde 80 oranında arttı
Koyun eti fiyatları 4 ay içerisinde ortalama yüzde 80 oranında arttı. Kilosu 15 liradan satılan kemiksiz koyun eti 25 liraya, canlı koyunun kilosu ise 4.5 liradan 8 liraya yükseldi. Sakatat olarak adlandırılan ciğer, yürek, kelle, paça, işkembe, mumbar, beyin, kokoreç fiyatları da yüzde 60 ile 80 oranında yükseldi.
Kayseri Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı ve pastırma sucuk üreticisi Şaban Ünlü, koyun üretiminin azalması sonucu fiyatların yükseldiğini, küçük kuzu kesiminin de fiyat artışını tetikleyeceğini ifade etti. Şaban Ünlü, önceki yıl koyun fiyatlarının düşük olması nedeniyle dişi koyunların beslenmesi yerine kesilmesinin tercih edildiğini, bunun sonucu olarak koyun sayısının giderek azaldığını belirtti. Ünlü, kuzuların doğumuyla birlikte koyun sayısının artmasının, dolayısıyla fiyatların düşmesinin beklendiğini, ancak 1 veya 2 aylık süt kuzularının bile talebin fazla olması nedeniyle kesilmeye başlandığını belirterek, “Hükümetin bu konuda acil önlem almasını istiyoruz” dedi.
Koyun eti fiyatları 4 ay içerisinde ortalama yüzde 80 oranında arttı. Kilosu 15 liradan satılan kemiksiz koyun eti 25 liraya, canlı koyunun kilosu ise…
( KB)
REFERANS 23/04/2009
Pamuk üreticisinden hükümete acil çağrı
Pamuk üreticilerini temsil eden oda, borsa ve birlikler, hükümete “acil çağrı” yaparak, pamuk ekimi öncesi 2008 yılı primlerinin ödenmesini istedi.
İzmir, Aydın, Denizli, Söke, Manisa, Nazilli ve Akhisar Ticaret Borsaları, Bergama ve Söke Ziraat Odaları, Ege Çiftçiler Derneği, Ulusal Pamuk Konseyi, Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği, Ege Bölgesi pamuk ve tekstil üreticisinin sıkıntılarının aktarılması ve pamuk üretiminin teşvik edilmesi amacıyla ortak bildiri yayımladı. Düzenlenen basın toplantısında “Pamuk Üretimi ve Tekstil-Konfeksiyon Sektörü İçin Hükümete Acil Çağrı” başlığıyla hazırlanan 6 maddelik bildiriyi okuyan İzmir Ticaret Borsası Başkan Yardımcısı Barış Kocagöz, 2009 yılı prim miktarının ekim döneminden önce açıklanmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendirdiklerini, ancak henüz 2008 yılı primlerinin ödenmediğini söyledi.
Üretim yüzde 50 düştü
2008 yılı ürünü prim miktarında yapılan yüzde 10 kesintinin iptal edilerek pamuk ekimlerinden önce ödenmesini istediklerini belirten Kocagöz, 42 krş/kg olarak belirlenen 2009 yılı prim miktarının 55 krş/kg’a yükseltilmesi gerektiğini ifade etti.
Kocagöz, maliyetler, tekstil sektörünün durumu ve üretim göz önüne alındığında pamukta “üretim denklemi”nin tutmadığını, son 6 yılda pamuk üretiminin yüzde 50 azalarak 950 bin tonlardan 450-500 bin tonlara gerilediğini dile getirdi. Pamuk ekiminin 1 hafta-10 gün sonra başlayıp 15 Mayıs’ta sona ereceğini hatırlatan Kocagöz, “Bu nedenle Ankara’ya bu acil çağrıyı yapma zorunluluğu doğmuştur” dedi.
SEKTÖRÜN TALEPLERİ
* Mazot ve gübre gibi girdi destek katsayıları yeniden düzenlensin.
* Mazot ve gübre fiyatları üzerindeki ÖTV ve KDV yüzde 1′e indirilsin.
* Pamuk satışına getirilen yüzde 8 KDV yüzde 1′e düşürülsün.
* Kredi takibine düşen üreticilerin borçları yeniden yapılandırılsın.
Pamuk üreticilerini temsil eden oda, borsa ve birlikler, hükümete “acil çağrı” yaparak, pamuk ekimi öncesi 2008 yılı primlerinin ödenmesini istedi. İz…
( KB)
REFERANS 23/04/2009
Hububatta yüksek rekolte düşük fiyat endişesi yarattı
Hububatta 35 milyon tonluk rekor üretim beklentisi yüzleri güldürürken, bazı kaygıları da beraberinde getirdi. Çiftçiyi, ‘Yüksek rekolte hububat fiyatını düşürebilir’ endişesi sardı.
Yağışların iyi gitmesi nedeniyle hububatta bu yıl 35 milyon tona yakın bir rekolte bekleniyor. Ancak yüksek rekolteye bağlı olarak fiyatların gerileme ihtimali gübre ve tohumu pahalı alarak ekim yapan çiftçileri endişelendiriyor. Konya Ticaret Borsası Meclis Üyesi Mehmet Kara, fiyatların dengede kalması için Toprak Mahsülleri Ofisi’nin (TMO) piyasaya zamanında müdahale etmesi gerektiğini söylerken, Konya Ziraat Odası Başkanı Hasan Hüseyin Motuk ise ithalatın durdurulması gerektiğini ifade etti.
Kara, çiftçinin fiyat konusunda sıkıntı yaşamaması için TMO’nun hasat dönemi başlar başlamaz fiyat belirleyip alım yapması gerektiğini belirtti. Geçen yıl kuraklığa karşın fiyatların gerilediğine dikkat çeken Kara, TMO’nun regülasyon görevini satın alma, depolama ve satışla yapması gerektiğini anlattı. Daha önce TMO’nun yüksek enflasyondan dolayı rahat hareket ettiğini kaydeden Kara, “Şimdi ekonomik koşullar değiştiği için TMO eski politikalarını değiştirerek bugünün koşullarına göre yeni düzenlemeler getirmeli” dedi.
İthalat fiyatları düşürüyor
Çeşidine göre buğdayın kilogram fiyatının 42-55 kuruş aralığında olduğu bilgisini veren Kara, son aylarda makarnalık buğdayın fiyatının 85 kuruştan 50 kuruşa, ekmeklik buğdayın fiyatının ise 65′ten 45 kuruşa düştüğünü ifade etti. Fiyat gerilemesinin en önemli sebeplerinden birinin DİR (dahilde işleme rejimi) kapsamında ithal edilen hububat olduğunu aktaran Kara, şu değerlendirmede bulundu: “Olayı yalnız buğday olarak değerlendirirsek doğru neticeye varamayız. Dışarıdan kepek, mısır gibi hammaddeler de geliyor. Bu yıl Türkiye’nin toplam hububat üretimi 35 milyon ton civarında olacak. Bu bizim hem hayvan yemi hem de ekmeklik ihtiyacımızı karşılar. TMO devreye girerse piyasaya kendiliğinden düzelir. Yoksa endişe içinde insanlar ellerindeki malı çıkarmaya çalışırlar. Çiftçi zarar eder.”
Hükümetin dışarıdan buğday alımını yasaklayıp ürün kalitesinin artırılması için uğraşması gerektiğini belirten Ziraat Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Hasan Hüseyin Motuk da, yetiştirilen buğdayın yüzde 70′inin kalitesinin düşük olduğunu öne sürdü.
Fiyat maliyetleri karşılamaz
Fiyatların şu anda dip yaptığını belirten Şanlıurfa Ticaret Borsası Genel Sekreteri Mehmet Durmuş, mevcut durumun çiftçinin üretim maliyetlerini karşılamayacağına dikkat çekti. Buğday fiyatının düşük olmasının yeni mahsul için çiftçiyi endişelendirdiğini dile getiren Lüleburgaz Ziraat Odası Başkanı Mehmet Seven ise çiftçinin geçen yıl buğdayın kilogramını 48-50 kuruştan sattığını, bu yıl ise fiyatın 43 kuruşa gerilediğini anlattı. Buğdayın satış fiyatının geçen yılki fiyatın altında olduğunu belirten Seven, “Buğdayı ekerken gübrenin tonunu vadeli olarak bin 350 TL’den aldık. Ekimden 2 ay sonra ise gübrenin tonu yarı yarıya düşerek 650 TL oldu. Çiftçinin kullandığı gübre ile istenildiği gibi oynanıyor. Çiftçi krizin de etkisiyle her geçen gün daha güç duruma düşüyor” şeklinde konuştu.
KURAKLIK GEÇEN YIL ÜRETİMİ DÜŞÜRDÜ
Tarımsal üretimin yarısından fazlasını oluşturan hububatta 2008′de kuraklık nedeniyle beklenen üretim rakamları yakalanamadı. TÜİK rakamlarına göre 2007 yılında 29 milyon 256 bin ton olan toplam üretim 2008′de yüzde 0,2 artış ile 29 milyon 311 bin tona çıktı. 2007′de 17 milyon 234 bin ton olan buğday üretiminin ise 2008′de yüzde 3,4 artışla 17 milyon 821 bin tona, mısır üretiminin de yüzde 18,4 artış ile 3,5 milyon tondan 4 milyon 185 bin tona çıktığı tahmin ediliyor. 2006 yılında 9 milyon 551 bin ton ile rekor düzeyde gerçekleşen arpa üretimi 2008′de hızla geriledi. 2007′de 7 milyon 306 bin tona düşen arpa üretimi, 2008′de yüzde 18,4 azalma ile 5 milyon 959 bin tona kadar geriledi.
REFERANS 23/04/2009
Visa’nın Avrupa’daki işlem adedi yüzde 9 arttı
İşlem adedi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9 oranında artarak, 1,49 milyardan 1,62 milyara yükseldi
Visa markalı kartların Avrupa’daki işlem adedinin yüzde 9 oranında arttığı bildirildi.
Visa Europe’den yapılan açıklamada, 1 Ocak–31 Mart 2009 döneminde Avrupa’da Visa markalı banka ve kredi kartların işlem adedinin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9 oranında artarak, 1,49 milyardan 1,62 milyara yükseldiği belirtildi.
Açıklamada, 2009 yılının ilk çeyreğinde gerçekleştirilen tüm Visa Europe işlemlerinin değerinin ise 2008 yılının aynı dönemine göre yüzde 2 oranında arttığı belirtilerek, şunlar kaydedildi:
“Verilere göre, kart kullanımındaki en yüksek artış yüzde 36 ile elektrik, gaz, su ve sağlık hizmetleri ödemelerinde gerçekleşirken, restoranlarda kartlarla yapılan işlemler yüzde 16, süpermarketler ve diğer gıda mağazalarında ise yüzde 13 oranında arttı.
Online yapılan işlemler 2009 yılında güçlü büyümesini sürdürerek yüzde 26 gibi önemli bir oranda artış kaydetti. Banka kartları ile yapılan işlemler ise yüzde 14′lük bir oranla oldukça güçlü bir artış gösterdi.”
Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Visa Europe Ticari Direktörü Dr. Steve Perry, “Birçok Avrupa ülkesinde ekonomik durgunluktan dolayı tüketicilerin harcamalarında yaşanan düşüş, kartlarla yapılan işlem değerlerinin de azalmasına neden oldu. Kullanım adedinde güçlü büyümenin devam etmesi ise tüketicilerin yaptıkları işlem sayısının artışının bir göstergesi. Alışverişte kart kullanımının nakite oranla daha güvenli ve pratik bir ödeme aracı olduğunu anlayan tüketiciler ise kartla daha rahat harcama yapıyor” ifadelerini kullandı.
DÜNYA 23/04/2009
Erdemir: Mamul fiyatları gerilemeye devam ediyor
ERDEMİR Genel Müdürü Özgen, tonu 1200 dolar seviyesinde olan mamul fiyatlarının, 400 dolar seviyelerine kadar gerilediğini söyledi
Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde kurulu Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları (ERDEMİR) TAŞ Genel Müdürü Oğuz Özgen, kriz dönemi başlarında tonu 1200 dolar seviyesinde olan mamul fiyatlarının, 400 dolar seviyelerine kadar gerilediğini, gerilemeye de devam ettiğini bildirdi.
Özgen, ERDEMİR çalışanlarına yönelik yayımladığı genelgede, şu anda dünyanın son yüzyılın en büyük ekonomik krizi ile karşı karşıya kaldığını, ABD’de başlayan ve önce finans sektörünü vuran krizin dalga dalga reel sektörü de etkisi altına aldığı belirtti.
Türkiye’de 2008′in üçüncü çeyreğinden itibaren de dalga dalga hissedilen krizin eylül-ekim aylarından itibaren sanayiyi de etkisi altına aldığını anlatan Özgen, şunları kaydetti:
“Otomotiv sektörü başta olmak üzere beyaz eşya, boru, makine ve teçhizat sektörlerini tam olarak etkilemiştir. Müşterilerimiz olan bu sektördeki daralma şirketimize de yansımıştır. Kriz dönemi başlarında tonu 1200 dolar seviyesinde olan mamul fiyatlarımız, 400 dolar seviyelerine kadar gerilemiş olup, gerilemeye de devam etmektedir.
Ülkemizdeki birçok işletme krize karşı üretimlerini durdurmuş, toplu işçi çıkarma ve benzeri tasarruf tedbirlerini uygulamaya başlamıştır. Ülkemiz yüzde 15,5 ile işsizlikte dünya rekoru kırmış ve maalesef bu konuda 1. sırada bulunmaktadır. Bir yılda 1 milyon 59 bin kişi işsizler ordusuna katılmıştır. ERDEMİR de gerekli tasarruf tedbirlerini uygulamaya koymuştur. Ancak, şirketimiz krizin başladığı ekim ayından bu yana 6,5 aydır eleman çıkarmayı gündeme getirmemiş, bunun yerine maliyetlerin düşürülmesi ve krizden çıkışımızı sağlayacak diğer alternatif önlemleri hayata geçirmeyi tercih etmiştir.”
Bu bağlamda, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizdeki demir çelik sektöründe de gittikçe genişleyen, derinleşen ve süresi kestirilemeyen genel ekonomik krizin oluşturduğu zararların etkilerinin şirketimiz açısından en alt düzeye indirilmesine yönelik olarak; ERDEMİR TAŞ’de ve en önemli iştiraki İskenderun Demir ve Çelik Fabrikaları AŞ’de, alınan ve alınmakta olan tüm önlemlerin yanı sıra toplu iş sözleşmelerinin tarafı işçi sendikaları ile işverenler arasında yaşanılmakta olan koşullar çerçevesinde, sizlerden gelen çözüm önerileri de dikkate alınarak, toplu iş sözleşmesinin bazı maddelerinin 16 aylık süre için tadil edilmesi konusunda anlaşma sağlanmıştır.”
DÜNYA 23/04/2009
AB Volvo, 1543 personeli işten çıkaracak
AB Volvo, ağır vasıtalara olan talebin düşmesi nedeniyle İsveç’te 1543 personeli işten çıkaracak
İsveçli kamyon üreticisi AB Volvo, ağır vasıtalara olan talebin düşmesi nedeniyle maliyeti kısmak için İsveç’te 1543 personeli işten çıkaracak.
Gotebörg merkezli AB Volvo, istihdam azaltmadan toplam 1543 personelin etkileneceğini, küresel krizin inşaat ekipmanları ve motor birimlerindeki işleri de etkilediğini açıkladı.
Volvo sözcüsü Stefan Johnsson, işten çıkarmalarla ilgili olarak sendika temsilcileriyle görüşmelerin başladığını söyledi. Küresel kriz yüzünden geçen yıl binlerce çalışanı işten çıkaran şirket, kamyonun yanı sıra otobüs ve uçak motoru malzemesi yapıyor.
AB Volvo, ABD’li otomotiv şirketi Ford’un sahibi olduğu Volvo Cars şirketinden ayrı bir şirket.
DÜNYA 23/04/2009
Mektup krizini Türk Arap Bankası çözecek
Libya’daki Türk müteahhitlerin teminat mektubu sıkıntısının, ortakları arasında İş Bankası’nın da bulunduğu Arap-Türk Bankası aracılığıyla aşılması planlanıyor..
Türkiye ile Libya arasında yıllardır devam eden teminat mektubu sorununun çözümü için ilk adım atıldı. Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, 200 işadamıyla çıkarma yaptığı Libya’da Maliye Bakanı Abdulhafiz Zlitni’nin teminat mektuplarının Arap Türk Bankası üzerinden alınmasını teklif ettiğini söyledi. Geçmişte yaşanan sorunlar nedeniyle Türk bankalarının teminat mektubunu kabul etmeyen Libya, sermayesi artırılacak Arap- Türk Bankası’ndan gelecek mektuplara vize verecek. Arap Türk Bankası’nda, Libya devletinin yüzde 57, İş Bankası’nın yüzde 43′lük payı bulunuyor. Türk müteahhitler, Libya’dan 2007 yılında 5 milyar dolarlık iş aldı. Rakam, 2008 yılında 2.2 milyar dolara geriledi. Bakan Tüzmen, İdari Merkezlerin Kalkınması ve Geliştirilmesi Teşkilatı Başkanı Ali İbrahim Dubeyba ile de görüştü. Dubeyba, 2009 yılında 20 milyar dolarlık yatırım yapacaklarını belirterek, Türk şirketlere kapılarının her zaman açık olduğunu söyledi.
SABAH 24/04/2009
Credit Suisse’den şaşkınlık yaratan kâr
İsviçreli Credit Suisse, 2009′un ilk üç ayında beklentilerin oldukça üzerinde bir kâr açıklayarak yatırımcıları şaşırttı. Vergiler düşüldükten sonra 2 milyar İsviçre Frangı (1.7 milyar $) kâr elde ettiğini açıklayan banka yönetiminin bu başarısı bir diğer İsviçreli finans devi UBS’yi oldukça üzdü. Zira UBS geçen hafta 1.75 milyar dolar zarar açıklamıştı.
SABAH 23/04/2009
İş makinesi yüzde 50 daraldı, umudu KDV indirimine bağladı
İMDER Yönetim Kurulu Başkanı Rızanur Meral, iş makineleri sektörünün yüzde 8’e indirilen KDV’nin ’3 aylık süre için yüzde 1’e inmesi’ talebini dile getirirken, alış-satış arasında ortaya çıkan yüzde 10 KDV farkını da devletin vermesi gerektiğini savundu.
SATIŞLARIN çoğunlukla leasing ile yapıldığı iş makineleri sektöründe bazı ürünlerde yüzde 18’den yüzde 8’e inen KDV oranları sektörün beklentilerini karşılamaya yetmedi. İş Makineleri Distribütörleri ve İmalatçıları Derneği (İMDER) Yönetim Kurulu Başkanı Rızanur Meral, 2008 ve 2009 yıllarında kriz nedeniyle sektörün yüzde 50 oranında daraldığını kaydederek, taleplerini ’KDV’nin 3 aylığına yüzde 1’e indirilmesi’ olarak iletti.
Yüzde 8 KDV yetmedi
Paris’teki Intermat 2009 Fuarı’nda, sorularımızı yanıtlayan Rızanur Meral, krizin iş makineleri sektörüne olan olumsuz etkilerini anlatırken, hükümetten bazı alanlarda anlayış ve yardım beklediklerini kaydetti. “Bir ara kapımızı çalan yoktu. Firmalar yeni yeni fiyat sormaya başladı” diyen Meral, alımların ise KDV indirimi beklentisiyle ertelendiğini anlattı. Meral, hükümetin iş makinalürıyla ilgili olarak KDV’yi yüzde 18’den 8’e indirdiğini ancak bunun sektörü tetiklemediğini vurguladı.
3 aylık indirim yeter
“Üç aylık süre için KDV’nin yüzde 1’e inmesini talep ediyoruz” diyen Meral, şöyle konuştu: “3 ay için böyle bir fırsat gerekli. Piyasada likiditenin dönmeye ihtiyacı var. Aynı bölgedeki hafriyat şirketlerinden biri makinesini değiştirse bile bu olumlu etki yapar. Onun değiştirdiğini gören ve geride kalmak istemeyen rakip firmalar da değiştirir ve bu da pazara hareketlilik getirir.”
Yerli sanayicinin bu dönemde daha çok desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Meral, bir başka talebi de şöyle aktardı: “Firmalar tüm girdileri yüzde 18 KDV ile satın alınıyor. Meydana gelen son ürün ise yüzde 8 KDV ile satılıyor. Her üründe yüzde 10’luk KDV birikmesi söz konusu. Biriken KDV’nin devletten alınması gerekiyor ama alamıyoruz. İhraç amaçlı ürünlerde KDV geri alınıyor ama bunda da aksamalar oluyor.”
Tek umut Kuzey Afrika
Dünya genelinde de büyük bir daralma yaşandığına da değinen Meral, şunları söyledi: “İspanya’da yüzde 90, Rusya’da yüzde 95 daralma yaşanıyor. Şu anda sektör için Kuzey Afrika dışında ihracat yapılabilecek bir bölge yok. Sektörün beklentisi 2010’un ikinci çeyrekten itibaren düzelme bekliyor.”
Avrupa’da yenileme Türkiye’de tamir ucuz
TÜRKİYE’de pazarda 80 bin iş makinesinin bulunduğunu kaydeden Rızanur Meral bu makinelerin 40 bininin çalışır durumda olduğunu, ancak Amerika’daki 400 bin, İtalya’da 350 bin makine ile karşılaştırınca makine parkının son derece küçük olduğunu belirtti. Türkiye’de makinelerin kullanım süresi daha önce 30 yıla kadar çıkabildiğini, ekonomik gelişmeyle önce 20, sonra 15 yıla düştüğünü söylerken, Avrupa’da ise makine ömrünün 7-10 yıl arasında olduğuna dikkat çekti. Meral, bu farkı da faizler ile açıkladı. Avrupa’da tamir ve bakım daha masraflı, faizler daha düşük olduğu için eskiyen makine yerine hemen yenisi alınıyor. Türkiye’de ise tamir ucuz, faizler yüksek olduğu için daha uzun süre kullanılıyor.
Satışlar 4’te 1’e indi istihdam yüzde 30 düştü
KRİZ öncesinde 2007’de 11 bini bulan yıllık iş makinesi satışlarının 2009’da 2 bin 500’e inmesi bekleniyor. Sektörün istihdamında da yüzde 30’a varan azalma oldu. Rızanur Meral, sektörün canlanması için özellikle kamu yatırımlarına ağırlık verilmesi gerektiğini ancak, hükümetin bütçe açığı endişeleri ile birlikte yeni projelerin gelmeyeceği görüşünde. Türkiye’den 20 firmanın katıldığı fuarda, Intermat ve İMDER ortak bir etkinlik de düzenledi. Türkiye’nin Paris Büyükelçisi Osman Korutürk’ün, Dış Ticaret Müsteşarlığı ve Yatırım Kalkınma Ajansı temsilcilerinin de katıldığı etkinlikte Türkiye’deki yatırım imkanları ve fırsatları katılımcılara anlatıldı.